Erdemli Siyaset ve İnsan Hakları Mücadelesi Nasıl Olmalıdır?
Erdemli bir siyaset ve insan hakları mücadelesi, evrensel değerlere dayalı, insan onuruna ve emeğine saygı gösteren bir anlayışla inşa edilmelidir. Şeffaflık, adalet, eşitlik, dürüstlük ve empati gibi temel ilkeler üzerine kurulu bu yaklaşım, siyaset ve toplumdaki adaletsizlikleri, yolsuzlukları ve ayrımcılığı ortadan kaldırmayı hedefler. Bu tür bir siyaset anlayışı, kamuya hizmet edenlerin kişisel bütünlük ve tam şeffaflık içinde hareket etmelerini zorunlu kılar. Kamusal eylemler ve projeler, tamamen açık ve denetlenebilir olmalıdır; gizli ajandalar ya da adaletsiz uygulamalar asla kabul edilemez.
Şeffaflık sadece bir erdem değil, aynı zamanda barışçıl ve yasal hareketin de güvencesidir. Bir haksızlıkla karşılaşıldığında, tepki ölçülü ve orantılı olmalıdır; aşırılıktan kaçınılmalıdır. Evrensel değerler, her sağlıklı bireyin reddedemeyeceği ortak ilkelerdir. Örneğin, “adam öldürme” ya da “işkence” gibi eylemler, dünyanın her yerinde yasaklanmış ve insanlık dışı kabul edilmiştir. İnsan hakları mücadelesi, dini referanslara dayanmak zorunda değildir; evrensel değerler, sapkın ya da doğaya aykırı emirleri de reddeder.
Siyasette şeffaflık ve hesap verebilirlik bu vizyonun merkezinde yer alır. İhale süreçlerinin şeffaf olması ve karar alma mekanizmalarının halka açık yürütülmesi, yolsuzluğun önlenmesinde kritik bir rol oynar. Siyasetçilerin kişisel çıkarlar doğrultusunda iş takibi yapmaları, torpil ya da nepotizm gibi etik dışı davranışlar ağır suçlar olarak değerlendirilmeli ve “anayasal düzeni yıkma” kapsamında cezalandırılmalıdır. Milletvekilleri, iş takibi yapma ya da ayrıcalıklı sağlık hizmetlerinden yararlanma gibi avantajlara sahip olmamalıdır. Maaşları, birinci derece devlet memuru maaşını geçmemeli ve emeklilik ayrıcalıkları kaldırılmalıdır.
Milletvekilleri, kamusal alanda sıradan vatandaşlar gibi çalışarak toplumun gerçek ihtiyaçlarını daha yakından gözlemlemelidir. Bu uygulama, siyaset kurumuna kişisel çıkar amacıyla yaklaşan bireyleri caydıracaktır. Siyasetçiler, kütüphanelerden sınırsız faydalanmalı ve kamuya hizmet için her türlü bilgi ve araştırma desteğine erişebilmelidir. İhale takibi ve maddi ayrıcalıkların tamamen ortadan kaldırılması, siyasilerin şantaj tehdidinden kurtulmalarını sağlayacaktır. Böylece milletvekilliği, erdemli insanlar için bir sorumluluk alanı olacak, kötü niyetli kişilerin gözünde cazibesini yitirecektir. Onurlarına ya da ahlaklarına yönelik kaset şantajları ya da komplolarla tehdit edilme ihtimalleri de ortadan kalkacaktır.
Siyaset ve insan hakları mücadelesi, Gandi’nin ya da Sivaslı Diyojen’in gösterdiği gibi basit, samimi ve şeffaf bir duruşa sahip olmalıdır. “Gölge etme, başka ihsan istemem” diyebilme cesaretine sahip, içten ve doğal liderler, halkın gerçek temsilcileri olacaktır. Böylece elitizm, yozlaşma, görgüsüzlük ve kendini üstün görme kültürü ortadan kalkacak; insanların değeri, topluma katkılarıyla ölçülecektir.