Malum, ‘’hakikat-sonrası’’, ‘’hakikatin ölümü’’ vb. deyimlerin ima ettiği fenomen neredeyse bütün dünyada son birkaç yılın entelektüel-politik gündeminin baş sıralarında yer alıyor. Bu ve benzeri terimlerle, olgulara dayanan objektif -veya en azından objektif olmayı amaçlayan- bilgi arayışının yerini sübjektif inanç ve görüşlerin alması ifade edilmektedir. Başka bir deyişle, hakikati daha az…
Köşe Yazıları ve Basın Bildirileri
-
-
Son zamanlarda Türkiye siyasetinin hâlihazırda içinde bulunduğu çok yönlü sorunu ‘’hükümet sistemi’’ sorunundan ibaret olarak görmek yönünde yaygın (ve yanlış) bir eğilim var. Meseleye böyle bakıldığı için, soruna çözüm olarak en çok seslendirilen de ‘’güçlendirilmiş parlamenter sistem’’e dönüş olmaktadır. Bu yazıdaki asıl konum o değil ama yine de bu formüldeki…
-
Dante Alighieri’ye (1265-1321) atfedilen şöyle bir söz vardır: ‘’Cehennemin en sıcak bölümleri ahlâkî kriz anlarında tarafsızlıklarını sürdürenlere ayrılmıştır.’’ Dante’ye atfedilmesinin doğru olup olmadığı bir yana, bu sözün, üzerinde ciddi olarak durmamız gereken bir mesaj içerdiğine şüphe yok. Şimdi, tarafsızlık pasif bir tutum olduğu için, ilk bakışta, ‘’şu veya bu konuda…
-
Malum, Türkiye’nin modernleşme macerasının iki yüzyılı aşkın bir geçmişi var. Pek kısa sayılamayacak bu süre içinde önce mutlak monarşiden anayasal monarşiye (meşrutiyete), oradan cumhuriyete ve nihayet demokrasiye geçtik. Bu dönemde tabiatıyla yönetici kadrolar değişti, siyasî partiler ortaya çıktı ve ayrıca hükümet sisteminde de kısmî veya köklü değişiklikler meydana geldi. Ne…
-
Cuma hutbesinde imam kürsüde: “Önümüzdeki Cuma günü 15 Temmuz Şehitleri için Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki Millet Camii’nde Mevlit okunacaktır, hepiniz davetlisiniz.” diye ilanen duyurdu. Şimdi diyeceksiniz ki, “Bunda ne var? Millet Camii’nde şehitler için mevlit okunacak. Burada sizi rahatsız eden ne var?” Öyle ya, gayet doğal bir ilan! Katılan katılır; katılmayan katılmaz!…
-
Bütün mesele, amaçla aracın yer değiştirmesidir. İlim ve ahlak ehli erdemli bir insanın siyaset yapmadaki temel amacı, saikı, yönetmeye talip olduğu toplumu daha adil bir şekilde nasıl yönetebileceğini; hangi vasıta ve araçlarla bunu yapabileceğini, başarabileceğini ve bu araçların / vasıtaların ne kadar meşru, helal ve ahlaki olup olmadıklarını düşünebilme samimiyet…
-
Devlet dediğimiz fenomen aslında bir cebir organizasyonudur. Vaktiyle Max Weber bir siyasî birlik olarak devletin ancak kendisine mahsus olan araçla, yani fizikî güç kullanımıyla tanımlanabileceğini söylemişti. Buna göre de devlet, ‘’belli bir ülkede meşru fizikî güç kullanımında tekel iddiasını başarıyla sürdüren [örgütlü] bir insan topluluğu’’ demekti. Geçmişte yaşanmış ve halen…
-
Türkiye siyasetinin yine en önemli, en kronik hastalıklarından birisi de popülizmdir; reel-politik söz, davranış ve eylemlerdir. Yani, daha anlaşılır ifadeyle halk için halka yalan söylemeleridir! “Neden buna başvuruyorsunuz” diye sual ettiğimizde ise, “başka türlü siyaset olmaz” gibi koca bir yalana başvuruyorlar. Yani, yalanları yalanla örtüyorlar; hakikati gizliyorlar. Bunun ne demek…
-
Çok partili siyasi yaşama geçişten bu tarafa yaşanan 70 yıllık parlamenter sistem siyasete ilgi duyanlar için çok cazip gelmiş ve de hala cazibesini koruyarak devam ediyor. Sermaye, nüfuz, şöhret sahipleri, aşiret ağaları, bürokrasiden emekli olanlar için siyaset kurumu hep iştah kabartıcı bir alan olmuş. Fani dünya diyerek çıkılan siyaset kulvarında…
-
Bugüne kadar onlarca defa yazdım ve muhtemelen daha da çok yazacağım. Çünkü AK Parti iktidarının en büyük handikabı siyasetin finansmanıyla ilgili. Hatırladığım kadarıyla sağ siyasette hep şu konuşuldu; siyaset yapmak sermaye gerektirir. Bir sermaye birikimi olmadan başarılı olma imkânı yoktur. Yani, “paranın açmayacağı kapı yoktur” anlayışı… Kitle de buna inandırılmış.…