Siyasetin otoriterleştiği, demokratik siyaset zemininin tamamıyla ortadan kalktığı ve daha kötüsü siyasete şiddet, düşmanlık, ayrıştırıcı ve ötekileştirici bir nefret dilinin hâkim olduğu bir iklimde, sivil-siyaseti gereği gibi yapma imkânının da olmadığının bilincindeyiz.
Ancak Adalet ve Siyaset özlemi çeken milyonlarca insanımız çaresiz, gençlerimiz ve kadınlarımız umutsuz; hak, hukuk, hürriyet ve eşitlik talebi olanlar şaşkın ve endişeli; üniversiteler, kitle örgütleri, yazarlar ve sanatçılar tepkisiz; siyasi partiler çözümsüz ve neredeyse her kesim soruna teslim olmuş durumda.
Sorumluluk almak durumunda olan aydınlarımız ise dilsiz, çekingen ve sinmiş, köşelerine çekilmiş vaziyetteler. Bunlar, ya çözüm üretmekten aciz ya da çözüm üretecek cesareti kendilerinde bulamıyorlar. Oysa aydınların esas vazifesi kaos ve karanlıkta etrafı aydınlatacak ışık olmaktır. Aydını kaybolmuş toplumlar, karanlıkta kaybolmaya mahkûmdur.
Aydınlarımızın kaybolduğu, siyasetçilerimizin ikbal peşine düştüğü böyle bir ortamda, halkımızı umutsuz, çaresiz bırakmayacak ve karanlığa mahkûm etmeyecek duyarlı insanların varlığını biliyoruz. Onlarla beraber, büyük bir inanç, samimiyet ve kararlılıkla bir yol bulmak veya yeni yollar açmak için gayret göstermeye karar verdik.
Amacımız, sorunlara duyarlı insanlarımızı, politik ve ideolojik tercihlerine bakmaksızın ortak paydalar ve değerler etrafında buluşturmak, fikri müzakereler için sivil alanlar oluşturmak, siyasal parti ve siyasal kuruluşlar nezdinde girişimlerde bulunmak ve ortak faaliyet programları geliştirerek sivilleşmeye süratle yol almaktır.
Türkiye’nin siyasi rejimini, bir asırlık pratiğinden sonra yine bir çıkmazın eşiğine getiren bu siyasi geleneği ve kültürü ıslah etmeden; tedrici bir değişime, restorasyona, yenilemeye almadan hiçbir toplumsal ya da siyasi organizasyonun başarıya ulaşması mümkün değildir. Bu, eşyanın tabiatına aykırıdır.
Sivil Siyaset girişimcileri olarak; herkesin inançlarını ve değerlerini yaşama, ifade etme, iletme, savunma hakkının bulunduğu, kimsenin kimseye üstünlük sağlamak gibi bir amaç gütmediği, ortak paydalarda buluşmayı ve ortak değerler etrafında bir siyasal kültür geliştirmeyi ilke ve amaç edinmekteyiz. İnanıyoruz ki, bir toplumun topyekûnun mutluluğunu hedeflemeyen hiçbir siyasi anlayış kuşatıcı, yönetim de kâmil anlamda adil olamaz, toplumuna gerçek manada mutluluk ve refah sunamaz.
Biliyor ve inanıyoruz ki, bilgi ve hikmetin rehberliğinde baştan aşağı tashih ve ıslah edilecek veya yeniden inşa edilecek bir siyasal kültürü savunmak büyük bir erdemdir. Bunun müdafileri ve inşa edicileri ise yarının siyasal tarihini yazacaklara önemli bir hatıra bırakacaklardır.