Siyasi anlamda, daha iyisini, daha hayırlısını, daha güzelini arama mücadelesi içinde olanların sık sık karşılaştıkları bir cümle var: “Tamam anladık, dedikleriniz doğru, Ak Parti hükümetleri gittikçe gerçeklikten uzaklaşıyor, kirleniyor, yozlaşıyor, yolsuzlukla malul hale geliyor ama bunun dışında bize bir alternatif gösterin!..” Şimdi bu insanlara ne demek lazım? Bir defa bu cümleyi kurduktan sonra kendinizi bu tabloya mahkûm görmeniz bir zillet hali… Çünkü bir defa, insan, düşünen ve akletmesi gereken bir varlık olarak bu tabloya muhalefet etmeniz üzerinize farz; daha iyisini, daha hayırlısını aramak ve bulmak ameliyesi de üzerinize vacip. Başka türlü nasıl olabilir? Her yeni şey, bir mücadelenin, katlanılan bir fedakarlığın sonucudur. Geleceğimizi, umutlarımızı, hayallerimizi niçin birilerine/bazılarına ipotek ederiz? Hayatımız ve geleceğimiz üzerinde neden kumar oynarız?
Mevzu ile ilgili önemli bir şey daha: herkes için söz konusu olmayabilir ama çoğunluğun önüne melek safiyetinde insanlar da çıkarırsanız yine mazeretler ileri süreceklerdir. Alıştıkları düzenlerinden vazgeçmeyecekleridir. Kölesi oldukları ezberletilmiş alışkanlarından vazgeçmeyeceklerdir. Armudun sapı, üzümün çöpü diyeceklerdir. Hele hele bugüne kadar sömürülmedik umut ve hayal bırakmayan bu kadar umut tüccarı ortalıklarda dolaşıyorken!.. Tarihte örnekleri var mı? Açın bakın İsrail oğullarının tarihini, bu örneklerle doludur: “Bize Peygamber olarak bir melek indirilmeli değil miydi?” Hâlbuki onlara Peygamber olarak bir melek indirilmiş olsaydı bu sefer de diyeceklerdi ki “Biz insanız, bir meleğe nasıl uyabiliriz?”
Netice-i kelam: “Arayışında ve mücadelesinde bulunmadığınız, uğrunda bir fedakarlığa katlanmadığınız kutlu bir hayat özlemi ve tasavvuru sizi yeni sahte kurtarıcıların, despotların, kralların kölesi kılacaktır. Meltem zannettiğiniz rüzgârın suratınızı yalayıp geçen serap olduğunu çok sonra anlayacaksınız.