Son aylarda hemen her gün CHP’li belediyelere yönelik bir takım yolsuzluk operasyonları ile karşılaşmaktayız. Hukuk kurumlarına olan güven diplerde seyrettiği için bu operasyonların veya iddia edilen suçların doğruluk derecesini bilemiyoruz. Üstelik bugüne kadar iktidar partilerinin belediyeleriyle ilgili benzeri hiçbir inceleme ve soruşturmanın sözkonusu olmaması mevcut operasyonların yolsuzluktan çok rakip olarak…
Türkiye
-
-
Köşe Yazıları
Türkiye Neden Bir Türlü Medenî Bir Siyasî Düzen Kuramıyor?
by Mustafa Erdoğan 2 Haziran 2025‘’Türkiye toplumu olarak bizim temel problemimiz şudur: Bizim ne hür ve medenî bir hayata temel oluşturacak ortak değerlerimiz, ne de bu değerleri koruyacak kurumlarımız var.’’ Bugüne kadarki sosyal bilim okumalarım ışığında benim Türkiye’nin sosyo-politik geleneği hakkındaki gözlemlerinden çıkardığım bir sonuçtur. Bu önermenin ima ettiği ilk husus, daha önce başka bir…
-
Suriye’de olup bitenler dikkatlerimizi tekrar bölgeye yoğunlaştırdı. Türkiye toplumu yine ortadan ikiye bölündü. Bir grup fetih marşları çalarak, kendisinden geçerek Osmanlı’nın yeniden dirilişini müjdeliyor. Her ne kadar iktidar aktörleri sessizliğe bürünmüş ve cılız seslerle bu fetihçi tarafın arkasında olmadığını ifade etse de, taraftarları Türkiye’nin devlet olarak savaşan örgütlerin arkasında olduğunu…
-
Köşe Yazıları
Artık İtiraf Edelim: Bizim Sorunumuz Devletten Önce Toplumla
by Mustafa Erdoğan 28 Kasım 2024Kendilerini ‘’demokrat aydınlar’’ olarak niteleyen solcular ile bazı Kemalistler 12 Eylül rejiminin Türkiye toplumunu depolitize ettiğini (politikaya ilgisizleştirdiğini) ileri sürerler. Bu sözde büyük bir doğruluk payı vardır. Doğrudur çünkü ister 12 Eylül rejiminin baskıcı uygulamaları yüzünden olsun, ister başka bir sebepten ileri gelsin, Türkiye’de öteden beri halk kitlelerinde siyasete karşı…
-
Son yıllarda toplumun farklı kesimlerinde giderek keskinleşen zıt tavırlar, derinleşen kutuplaşmanın bir yansımasıdır. Toplumsal katmanlar arasındaki bu uçurum, entelektüel bakış açısının eksikliğiyle birleşince, sorunları çözmekte büyük zorluklar yaşıyoruz. Entelektüellerin rolü, bu tür zıtlaşmaların ortasında daha da önem kazanıyor. Ancak ne yazık ki, toplumsal meselelerde rasyonel ve eleştirel düşünce yerine, dogmatik…
-
Toplumların benimsedikleri değerlerin neler olduğunu belirlemek için çeşitli yerli ve yabancı kuruluşlar zaman zaman araştırmalar yaparlar. Ama bu her zaman onlara doğrudan doğruya hangi değerleri benimsediklerini sorarak yapılmaz; doğrusunu söylemek gerekirse, doğrudan değerleri belirlemeye çalışan araştırmaların sonuçları sanıldığı kadar güvenilir olmayabilir. Çünkü birçok insan bu tür araştırmalarda gerçekte ne düşündüklerinden…
-
İbn-i Haldun, Mukaddime’sinde ‘coğrafya kaderdir’ derken (her ne kadar sözün kalıp olarak Ibn-i Haldun’a ait olduğu tartışmalıysa da mana Mukaddime’nin ruhuna uygun) kastı coğrafyanın insanlara çizdiği imkanların değiştirilmesinin imkansız olduğu değildir. Coğrafyanın toplumların üzerindeki siyasal, ekonomik, sosyolojik, sanatsal ve psişik etkilere sahip olduğunu söylemeyi murat etmiştir. Aslında Marksistlerden çok önce…
-
Arapça Cehl kökünden türemiş olan “cahil “kelimesine eski sözlüklerde “bilgisizlik” anlamı verilir. Râgıb el-İsfahânî cehlin üç değişik anlamından söz ederek “nefsin bilgiden yoksun olması” şeklindeki ilk anlamın kelimenin asıl mânası olduğunu ifade eder. Diğer iki anlamı ise “bir konuda doğru olanın tersine inanma” ve “bir konuda yapılması gerekenin tersini yapma”dır.…
-
Devlet yönetiminin halkın rıza ve onayına dayanmasından, ‘’demokrasi’’den filan sitayişle bahsetmemize bakmayın, aslında devletlerin varlığı biz yönetilenlerin istek ve irademizden bağımsızdır. Devletler ne sözleşmeci teorisyenlerin varsaydıkları gibi birer ‘’sosyal sözleşme’’yle, hatta ne de herhangi bir şekilde yönetilenlerin rızasıyla kurulmuşlardır. Devletler yönetilenler için birer emri vâki veya oldu-bitti olarak vardırlar. Yani…
-
Geçen haftanın hukuk ve siyaset gündeminde peş peşe yaşanan iki önemli gelişme vardı. İlki, ByLock kullandığı için Türk yargı sistemi tarafından ‘’FETÖ üyeliği’’ suçlamasıyla hapse mahkûm edilmiş olan Yüksel Yalçınkaya’nın böylece üç temel hakkının ihlâl edildiğine ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının açıklanması idi: Bunlar kanunsuz suç ve ceza olamaz…