Geçtiğimiz Haziran ayında Orlando’da bulundum. Orlando, A.B.D.’de Florida eyaletine bağlı şehirlerden biri. Bir deyim var “en son söylenmesi gerekeni baştan söylemek” şeklinde… Burada da onu yapalım; “Türkiye’de belediye başkanı olmak isteyen veya belediye başkanı seçileni belirli bir süre Orlando’ya göndermek yeterli, başkaca bir şeye ihtiyaç olmaz” kanaatini edindim. Florida ve bağlı bir şehir olan Orlando’nun belki de dünyanın en yeşil şehir veya şehirlerinden biri olabileceğini düşündüm. Abartılı olabilir ama neredeyse toprak zemin nadirdi. Şehrin tamamı, binaların çevresi, siteler, tüm yolların kenarları çim ile kaplıydı. Çimler oldukça bakımlı ve nizamlıydı. Orlando ve çevresinde, çim, ağaç ve rekreasyonun ciddi personel istihdamını gerektirdiğini düşündüm.
Orlando’dan “Tampa” isimli bir şehre ve Atlas Okyanus’una gittiğimizde kilometrelerce yol kenarlarının da bakımlı çimle kaplı olduğu ve yol kenarlarında ve şehirlerin içinde, site içlerinde irili ufaklı doğal veya yapay çok sayıda göl/gölete şahit olduk (her yönde olduğu gibi). Okyanus’un kenarındaki plajlar son derece durgun ve neredeyse banyo yapılabilir sıcaklıktaydı. Okyanus kenarına gelen insanlara piknik yapma imkanı da sağlanıyor, banklar ve mangal imkanı da bulunmaktaydı. Üstü kapalı elli ya da daha fazla insanın doğum günü kutlamaları veya çeşitli parti yapabilmeleri için hazırlanmış yerlerde ise önceden rezervasyon yapılarak yararlanılacağı duyuruları vardı. Gerçekten de bu mekanlar dolu ve birisinde “doğum günü” diğerinde ise “aile buluşması” şeklindeki etkinliğe şahit oldum. Hemen yakındaki tesisler neredeyse beş yıldızlı otel konforunda duş kabinleri, soyunma odaları, aile ve özürlü kabinleri ile tuvaletler bulunuyordu. Burada otoparklar dahil hiç bir hizmetten ücret alınmıyordu. Her şey bütünüyle ücretsizdi. Sadece burada değil, hemen hemen tüm parklarda, göllerde ve rekreasyon alanlarında dikkatimi çeken ise levhalardı. En başta uyuşturucu ve alkollü içeceklerin kesinlikle yasak olduğu belirtiliyor, daha sonraki uyarılardan biriside evcil hayvanların tasmalı ve gezdirme ve kontrol kayışlarının bulunması konusunda sahipleri uyarılıyordu. Daha da önemlisi köpeklerin kirlettiği yerlerin temizliği uyarısı ile hemen alttaki kabinde de bu konu için ayrılmış poşetlerin bulunmasıydı. Gerçekten de tüm göller ve benzeri alanlarda bir tane pet şişe ya da atık gözlenmiyordu… (Brooklyn’de bulunan Prospect Park’ta da (yüzölçümü 1.240.000 metrekare) partiler, toplantılar, sporlar yapılmakta, piknik ve mangal tesisleri ile konforlu tuvaletler bulunmaktaydı. Tamamı da ücretsizdi).
A.B.D. hakkında herkeste genel bir kanaat var. Parkların, rekreasyon alanlarının, piknik alanlarının ve buradaki hizmetlerin tümünün ücretsiz olması üzerine de biraz düşündüm. Kimi evlerin bulundukları semt ve cephesi olduğu sokak ve cadde ile içinde bulunduğu site nedeniyle çok ciddi vergiler öderken, bu imkanı bulunmayan insanlarla birlikte bütün herkes kimi tesislerden ücretsiz hizmet alabiliyordu. Bu durumu aslında bir sosyal devlet uygulaması olarak değerlendirmek mümkündü. Türkiye Cumhuriyet’inin nitelikleri “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti” olmasına rağmen, hemen hemen plajlarda ücretsiz bir bank, duş, şezlong vb. tesis bulmak neredeyse imkansız bir durumdur. Brooklyn’deki Prospect Park’ta bulunan oldukça geniş tesislerde bu imkanlar yanında ücretsiz temiz su bulunduğu gibi hemen park girişlerinde portatif tuvaletleri de görmek mümkündü. Yani bir açıdan tamamen insan odaklı, insana tam saygı içerisinde hizmet vardı.
Bir de parklardaki uyuşturucu ve alkol yasağına ilişkin uyarılar da beni düşündürdü. Türkiye’de bir ara bu yasak getirilince ülke geriye gidiyor diye karşı çıkılmıştı. “İfrat ve tefrit” örneği… Yani insanların adeta bir futbol fanatiği olarak kutuplaşması söz konusuydu. Gelişmiş ülkelerde insanlar, doğru olana hangi siyasi düşünce olursa olsun doğru demekte, yanlışa ise yanlış demekteydi (genellikle)…Ama maalesef kandırılmış toplumlarda ise kendi parti, cemaat, grubu dışında olanların görüşü yaptıkları hep yanlıştı. Bu nedenle her görüşün fanatiğinin ve marjinalinin, akıl bilim ve evrensel değerler dışında kabul görmemesi de ancak ileri demokrasilerde mümkündü. Ancak, fikir hürriyeti çerçevesinde özgür olunsa da geniş toplum kesimlerinin fanatizme prim vermemesi gerekmekteydi.
Az önce belirttiğim yoğunlukta çimler otomatik sulama ile sulanıyor, enerji ise güneş enerjisinden elde ediliyordu. Çok fazla güneş enerjisi tarlalarını gözlemledim. Çok yeni bir şehir olan Orlando’da tarihi ve arkeolojik eserden ziyade hep yeni olan tesisler bulunuyordu. Çok sayıda tema parkın yer aldığı Toplamda 122 km² alanı kaplayan Disneyland tesisinin içerisinde 4 tema parkı, 2 su parkı, birkaç golf sahası, bir kamp alanı ve çok sayıda otel bulunuyor. Bu parkların her birinin girişi ayrı ve zaten her biri için gezmeye bir günün yetmesi de mümkün olmuyordu. Universal Studios Florida oldukça ilginç etkinleri havi olsa da çok sıra beklenilmesi en önemli dezavantajdı. Yalnız Universal Studio’lar içinde ve Disnayland olarak da Kaliforniya’da olanın adeta bir efsane olduğunu düşünüyorum. SeaWorld Orlando ise belki alanında en iyilerinden biri. Bunlar gibi sayısız eğlence merkezleri ve alışveriş merkezlerinin yer aldığı bir şehirdi.
Kurallar ve düzene hayran kalmamak elde değildi. Bunca alan sulanırken, biçilirken arızaya şahit olmadım. Ankara’ya döndükten sonra ise hafta sonlarını geçirdiğimiz bahçede bir koku hissedilince, bu konuda bir usta çağırdık. Kepçe geldi ve yolu kazdı. Kazıda ne görelim! Doğalgaz veya elektrik çalışmasında bize ait kanalizasyon borusu kırılmış ve üzeri ise toprakla doldurulmuştu. Yani kırık büzün göz göre göre üstü kapatılmıştı. Hadi kırıldı diyelim, keşke haber verilseydi! Tabi kırık büzün yeri kazılırken bu esnada kepçe doğalgaz borusunu patlattı. Acil aranıldı. Doğalgaz ekipleri ayrı ayrı geldiler. Çok ciddi cezada ödedik. O esnada baktığımda en altta temiz su (normalde pis su olmalı), bir yanda elektrik, bir yanda doğalgaz, tamamen düzensiz ve kuralsızdı. Belki de Ankara’nın her yeri böyle…Üzüldüm elbette bizim küçücük bahçede sürekli otomatik su vs. arızalanırken koskoca Orlando’da bir tamirata şahit de olmadım. Tesislerin büyüklerini ifade ettim, ancak bunların dışında yüzlerce tesis ve turizm dikkat çekici boyuttaydı. Örneğin gittiğimiz yüksekte ve yoğun ormanlık alandaki bir piknik yerinde, piknik dışında bulunan çok büyük bir gölde su sporları yapan ve plaj değil de çimde güneşlenen yüzlerce insan vardı, ama piknik ve mangal alanlarının belki de onda biri doluydu. Fakat tek bir plastik vb. atık ise hiç yoktu.