Malum, ‘’hakikat-sonrası’’, ‘’hakikatin ölümü’’ vb. deyimlerin ima ettiği fenomen neredeyse bütün dünyada son birkaç yılın entelektüel-politik gündeminin baş sıralarında yer alıyor. Bu ve benzeri terimlerle, olgulara dayanan objektif -veya en azından objektif olmayı amaçlayan- bilgi arayışının yerini sübjektif inanç ve görüşlerin alması ifade edilmektedir. Başka bir deyişle, hakikati daha az…
Mustafa Erdoğan
-
-
Amerika Birleşik Devletleri’nde Demokrat Parti adayı Joe Biden’a başkanlık yolunu açan seçimin sonucunu Trump ve taraftarlarının kabul etmek istememesinin yol açtığı kitlesel olayların 6 Ocak günü Kongre’nin basılmasıyla sonuçlanması bütün dünyada şaşkınlık yarattı. Birçok ülkede Amerikan’ın köklü demokrasisinin geleceğinden duyulan kuşkular dile getirilmeye başlandı. Bu olay, siyasî hayatımızın son yıllarda…
-
‘’İyi toplum’’un mahiyeti kadim zamanlardan beri siyaset felsefesinin ana ilgi konusu olmuştur. Klasik anlayış ‘’iyi toplum’’un ne olduğu sorusunu kişisel erdem temelinde cevaplandırıyor ve böylece iyi toplumun esas olarak ‘’erdemli insanlar’’dan oluşan toplum olduğunu söylüyordu. Bu erdemler arasında çoğunlukla ‘’adalet’’ de yer almakla beraber, adalet kurumsal olmaktan çok bireysel erdem…
-
Cumhurbaşkanı Erdoğan hafta içinde iki ilginç açıklama yaptı: Önce, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Selâhattin Demirtaş’ın derhal serbest bırakılmasını öngören kararı vesilesiyle, ‘’Bu karar bizi bağlamaz’’ dedi. Ardından şu sözleri geldi: ‘’Her şey gibi muhalefetin de yerli ve millisini ülkemize kazandırmak inşallah bize nasip olacaktır.” Muhtemelen hemen aklınıza şu gelecektir: Muhalefetin…
-
‘’Devlet ve Toplum’’ ifadesi insanların zihninde genellikle devletle toplumun organik olarak bağlantılı olduğu ve devletin toplumun bir türevi olduğu çağrışımı yapar. Aslına bakılırsa, organik bağlantıyı bir yana bırakırsak, bu düşünce Hegel ve Marx’tan önceki klasik sosyal teorinin, İskoç Aydınlanması düşünürlerine kadar geri giden yaklaşımıyla tutarlıdır. Bu teori ‘’sivil toplum’’u esas…
-
Beş yıl kadar önce ‘’Bir Vesayet Kurumu Olarak Devlet’’ başlıklı bir deneme kaleme almıştım. Orada modern devletin en büyük vesayetçi kurum olduğunu belirtmiş ve şöyle devam etmiştim: Devlet ‘’vesayetçidir, çünkü kendimizle ilgili kararları kendimizin almasına izin vermez, bu kararları sözde bizim adımıza o alır. Biz aynı görüşte olmasak bile bizim…
-
Milliyetçi-muhafazakârlar ve özellikle de onların siyasetteki temsilcileri başta gelen normatif referansları olarak sık sık ‘’millî ve manevî değerlerimiz’’e atıf yaparlar. Şimdilerde buna bir de ‘’yerlilik ve millîlik’’ eklenmiş bulunuyor. Bu ikisi, milliyetçi-muhafazakârların ahlâkî ve siyasî projelerinin şifresi gibidir. Gelin görün ki, ‘’Türk milleti’’nin gerçek hayatında bu retoriğin karşılığını bulmak hiç…
-
Hâlihazırda Türkiye’nin gerek siyasetinde gerekse kamu idaresinde hâkim olan anlayış ve uygulama, maalesef, sadece hür-demokratik rejim standartları açısından değil, medenilik standartları açısından da kabul edilebilir olmaktan uzaktır. Özellikle ilk gruba girenler elbette eskiden de şu veya bu ölçüde aşina olduğumuz sorunlardı ama bu sorunların katlanılamaz boyutlara ulaşması esas olarak AKP’nin…
-
Çeyrek yüzyıl önce kaleme aldığım “Alternatif Fobiler: Din ve Demokrasi” başlıklı yazıyı şöyle bitirmiştim: “Sonuç olarak, Türkiye’de demokrasinin en temel açmazı, yukarıda işaret edilen iki-yönlü kıskaçtan bir türlü kurtulamamasıdır. Bir yandan laikçi Kemalistlerin din ve demokrasi fobisi, öbür yandan da çatışmacı İslamcıların demokrasi fobisi Türkiye’deki demokrasi çabalarını zora koşmaktadır. Çözüm,…
-
Ehlinin malûmu olduğu üzere, son yıllarda sadece basın-yayın dünyasında değil akademik camiada da tedavülde olan Türkiye hakkındaki literatürün bugünkü rejiminiz hakkında öne çıkardığı özellikler arasında ‘’popülist otoriterlik’’[i] ve ‘’kişiselcilik’’ (veya ”kişisel yönetim”) eğilimi başta gelmektedir. Özellikle siyasî sistemimizin kişiselci karakteriyle ilgili bilimsel teşhisin akademisyenlerin fildişi kulelerinden bakarak uydurdukları bir spekülasyon olmayıp,…