AKP iktidarının yirminci yılında, bütün bir toplumun özgürlük, esenlik ve refahı, dirlik ve düzeni ve dünyadaki yeriyle ilgili olan hemen hemen her konuda Türkiye maalesef tam bir batağa saplanmış durumdadır. Onun için, siyasî iktidarın popülaritesinin azalmasında şaşılacak bir şey yok. Bu durumda, Erdoğan yönetiminin toplumsal desteğinin azalmasına paralel olarak muhalefetin yükselişe geçmesi, tabiatıyla bütün dikkatlerin muhalefet partilerine yönelmesine yol açmıştır.
Evet, herkes, en azından ülkenin hâlihazırdaki durumundan endişe edenler, muhalefetin özellikle de ‘’Millet İttifakı’’nın siyasî vizyonunun ne olduğunu merak etmektedir: Gövdesini CHP ve İyi Parti’nin oluşturduğu muhalefet bloğunun ana hedefi nedir? Muhalefetin derdi Tayyip Erdoğan’ın iktidardan gitmesini ve bu arada parlamenter sisteme geri dönülmesini sağlamaktan ibaret midir?…
CHP liderinin tam olarak neyi amaçladığı pek belli olmayan ‘’helâlleşme’’ vaadi gibi münferit çıkışları bir yana bırakılırsa, son aylardaki siyasî performansı Millet İttifakı’nın asıl meselesinin gerçekten de bu olduğunu düşündürmektedir.
Bu gözlemimde yanılıyor olabilirim tabiî. Belki muhalefete bühtanda bulunuyorumdur. Belki de, CHP’nin başını çektiği bloğun AKP sonrasına ilişkin olarak kapsamlı bir siyasî vizyonu, yani ülkemizi içine saplandığı bu çıkmazdan kurtarıp yeniden hürriyet, medeniyet ve refah yoluna sokabilecek sahici bir vizyonu vardır.
Eğer öyleyse, Millet İttifakı’nın bu vizyonun bütün ayrıntılarını değilse de en azından belli başlı esaslarını toplumla paylaşması gerekmez mi? Meselâ, onlar Türkiye’nin kapsamlı ve köklü bir anayasal yenilenme ihtiyacı olduğunu kabul ediyor ve bunun için gerekli hazırlıkları yapıyorlar mı?… Devletin ideolojik kimliği, din-devlet ilişkileri, genel olarak temel özgürlükler ile olağanüstü hal rejimi konularında muhalefet bloğu ne düşünüyor? Meselâ, halâ ‘’Atatürk milliyetçiliğine bağlı’’ devlet hedefinden ve yurttaşlığı etnik Türklükle tanımlamaktan yana mıdırlar? Hâlihazırdaki aşırı merkeziyetçi ve üniter siyasî-idarî yapı konusunda ne düşünüyorlar; bu yapıyı korumaya kararlı mıdırlar?…
Bu arada, toplumun, muhalefetin nasıl bir iktisat politikası izlemek niyetinde olduğunu bilmeye de ihtiyacı ve hakkı var. Muhalefet bloğu eğer iktidara gelirse ekonomiyi nasıl düzeltmeyi, refahı nasıl artırıp yoksulluğu nasıl azaltmayı öngörmektedir? Daha temelde, muhalefetin gönlünde yatan devlet güdümündeki otarşik bir ekonomi midir? Muhalefet devletin iktisadî hayatı yönettiği veya iktisadî bir aktör olarak ekonomik hayatın içinde yer aldığı bir model peşinde midir? Muhalefetin öngördüğü iktisadî modelde devlet herkesin, veya ‘’en ziyade himayeye mazhar olan’’ kesimlerin ‘’velinimeti’’ olmaya devam edecek midir?…
Peki ya, 15 Temmuz darbe girişimi ve onun bilinen vahim sonuçları hakkında ne düşünüyorlar? Muhalefet AKP’nin 15 Temmuz’la ilişkin perspektifine şimdiye kadar olduğu gibi sadık kalmaya devam edecek midir?
Daha da önemlisi, Millet İttifakının siyasî vizyonu, AKP’nin dayattığı 15 Temmuz rejiminin toplumda yol açtığı derin yaraları sağaltacak bir projeyi de içermekte midir? KHK’lılar ile ‘’terör örgütüyle irtibatlı veya iltisaklı’’ oldukları iddiasıyla işinden-aşından edilen, hapislerde çürütülen veya ölmeye terk edilen, toplumdan dışlanan yahut ’dokunulmazlar’’ konumuna itilen yüzbinlerce mazlum ve mağdur yurttaşın haklarını iade etmek, yaralarını sarmak, kısaca bu meselede adaleti sağlamak konusunda CHP-İYİ Parti ekseni ne yapmayı tasarlamaktadır? Bunların bu büyük adalet ve toplumsal barış meselesine ilişkin olarak bir plan-programları var mıdır?
Peki, Kürt sorunu konusunda AKP’nin Devletle işbirliği yaparak rafa kaldırdığı ‘’yüzleşme’’ ve barışçı çözümüyle ilgili olarak Millet İttifakı ne yapmayı düşünmektedir? Daha doğrusu CHP ve İYİ Parti’nin böyle bir gündemi var mıdır?… Yoksa onlar da devletleşen AKP gibi Kürt meselesinde Devletin geleneksel asimilasyoncu, baskıcı ve güvenlikçi politikasını aynen devam ettirmeyi mi düşünmektedirler?
Bir de şöyle bir güncel konu var değinilmesi gereken: AKP sonrasındaki muhtemel bir Millet İttifakı hükûmeti kamu politikalarını belirlerken ana yol-gösterici olarak ‘’devlet politikası-hükûmet politikası’’ ayrımına göre mi hareket edecek ve bu arada dış politikayı ‘’Devlet politikaları’’ kapsamında mütalâa etmeye devam mı edecek, yoksa bu konuda insan hakları, hukuk devleti ve demokrasiyi mi kendisine kılavuz edinecektir?…
CHP ve İYİ Parti’nin Kazakistan olayları konusunda AKP ve Devlet ile aynı safta yer almış olmalarına bakılırsa, maalesef bu konuda ortada onlardan yana ümitvar olmamız için pek bir veri görünmüyor.
Son olarak, bütün bunların bağlandığı, daha temeldeki büyük soru şudur: Millet İttifakı’nın nihaî amacı nedir? Yani, aslında onlar Cumhuriyet’in İttihatçılardan tevarüs edip geliştirerek devam ettirdiği Devlet geleneğinin restorasyonunu mu amaçlıyorlar; yoksa sahici bir özgürlükçü-demokratik dönüşüm için olduğu kadar, medenî bir toplumsal-siyasal varoluş için de zorunlu olduğu üzere, bu rejimin temellerini sorgulama gibi bir gündemleri var mı?
Bu temel bir sorudur; çünkü bu Devletin ve rejimin yüz küsur yıllık pratiği her yönüyle sorgulanmadan Türkiye’nin bırakınız hürriyet, demokrasi ve refaha ulaşmasını, medenîleşmesi bile mümkün değildir. Onun için, sahici bir ‘’yeni başlangıç’’ın tam da buradan başlaması gerekiyor.
Kaynak: www.diyaloggazetesi.com