Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bir bankanın çalışanlarına yönelik şikayet üzerine soruşturma başlatır. Soruşturma dosyasında 09/03/2023 tarihinde yaklaşık “9” ay önce, şu yazıyı kaleme alır (yazıdaki özel bilgiler tarafımdan çıkarılmıştır):
“…. Müşteki … ve diğerlerinin C. Başsavcılığımıza verdikleri şikayet dilekçesi ve ekleri yazımız ekinde gönderilmiştir. Müştekiler, şikayetlerinde Ankara İcra Hukuk Mahkemesinin 2023/… esas, 2023/…sayılı kararı nedeniyle Ankara İcra Dairesi tarafından yazılan 10 civarında talimatın şikayet dilekçesinde belirtilen bankanız görevlileri tarafından yerine getirilmeyerek suç işlendiğini beyanla şikayetçi olduklarından, iddiaların araştırılması, mahkeme ve icra dairesi kararlarının neden yerine getirilmediği hususlarında ayrıntılı izah yazısının C. Başsavcılığımıza gönderilmesi önemle rica olunur….”
Bu yazıya uzunca süre cevap verilmeyince 17/11/2023 tarihinde tekrar bir yazı gönderir. İkinci yazı şöyledir:
“… İlgi: 09/03/2023 tarih ve 2023/….sayılı yazımız. İlgi sayılı yazımızda müşteki …… ve diğerlerinin vekillerinin C. Başsavcılığımıza yaptıkları şikayet üzerine Ankara İcra Dairesi tarafından müdürlüğünüze yazılan 10 civarında talimatın yerine getirilmeyerek suç işlendiğini beyanla şikayetçi olmaları üzerine konunun izah edilmesinin istendiği, ancak aradan geçen uzunca süreye rağmen izah yazısının gönderilmediği gibi yazımıza da herhangi bir cevap verilmediği anlaşılmıştır. Yazımız gereğinin neden yerine getirilmediğinin ACELE bildirilmesi ile görevini ihmal eden görevli ya da görevlilerinizin bildirilmesi, yazımıza cevap verilmediği takdirde konunun gereği için BDDK’ya bildirileceği hususu ÖNEMLE VE TEKİDEN rica olunur….”
İkinci yazıda, önceki talebin önemine vurgu yapılırken, BDDK’ya bildirim yapılacağı da öne sürülmüştür. Ancak, bu yazıya da bir cevap halen alınamamıştır. Durumun vahameti, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun (“CMK”) “Bilgi İsteme” başlıklı 332. maddesine göre; yazının “10” gün içinde cevaplanmasının zorunlu olmasına ve buna uyulmaması halinde de Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesi uyarınca altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı kuralına rağmen işlem yapılmamasıdır.
Savcılık makamının bu gibi yasal yollara başvurmaması ve hala bir cevap alamamış olması düşündürücüdür. Uygulamanın yaygın hale gelmesi, normlar hiyerarşisine uyulmaması geniş anlamda bu keyfiliği doğurmuş olabilir. Anayasa’nın 138, 153 ve 6216 sayılı Yasa’nın 66. maddeleri gereği AYM kararlarının herkesi bağlayıcı olduğu ilkesine uyulmaması, “teşbihte hata olmaz” atasözü uyarınca “balık baştan kokar” atasözünü de hatırlatmaz mı? Ya da “Et kokarsa tuzlanır; ya tuz kokarsa ne yapılır?” atasözünü… Bu durum hukuk kurallarının kişilerin, kurumların veya ideolojilerin vb. menfaatine olmak üzere keyfi yorumlanmasına neden olmaz mı? Sonuç, hukuka ve dolayısıyla kamu düzenine olan güveni sarsabilir. Adaletin herkes için lazım olduğu gerçeği, hukuka güvenin azalmasının önemini ortaya koymaktadır. Mevzuat beğenilmiyorsa değiştirilebilir, ancak mevcut kurallara uymamak düşünülemez. Savcılık makamının görevini tam yerine getirmemesi, bir bankayı bile bu denli hukuk tanımaz bırakmaya neden olabilir.
Şadi Şirazi’nin “Hükümdar haksız olarak bir köylüden yumurta alırsa, adamları köylünün bütün tavuklarını alır.” sözü, bu duruma düşündürücü bir şekilde fikir verebilir. Hukuka uygun davranışlardan kaçınılmamalı ve gerektiğinde yaptırımların uygulanması için çaba gösterilmelidir. Bu bağlamda, “Adalet Bir Gün Herkese Lazım Olur” ilkesi hatırlatılarak, “balık baştan kokar” anlayışının ülkede düşünülmesi ve adaletin mülkün temeli olduğu gerçeğinin gözetilmesi önemlidir. Yine; “Bağdakini arıyan, dala çatmaz” ve “Bir kusur bin gün gizlenirse, bir gün mutlaka ortaya çıkar” sözleriyle ifade edilen gerçekleri gözden ırak tutmamak çok önemlidir.
Sonuç olarak, modern dünyanın ve insan haklarının teminatı olan AYM’nin bireysel hak ihlali kararlarına uyulmasına titizlikle riayet edilmesini, bu durumun çağdaş ve ileri bir demokrasinin gereği olduğunu ifade etmek istiyorum. Yine kimi mahkemelerin bireysel hak ihlali kararlarına -fahiş derecede- aykırı kararlarının örneklerini sunmak üzere burada noktalıyorum.