Ülke gerçekten bir varlık ve beka davası ile karşı karşıyadır.
Toplumsal adalet zedelenmiş, hukuk güvenliği yok edilmiştir.
İnsanlar yarınlarından umutsuz hale getirilmişlerdir.
Dini yaşam alanı tahrip edilmiştir ve kirletilmiştir.
İnsan hakları alanında cinayetler işlenmektedir.
Toplum ayrıştırılmıştır, cepheleştirilmiştir.
Siyasetin dili kirlenmiş, bozulmuş; siyasi üslup ve nezaket yok edilmiştir.
Siyaset kültürü düşmanlık ve birbirlerini ütme üzerine işletilmektedir.
Siyaset kurumu anti demokratik yöntemlerle işletilemez hale getirilmiştir.
Köşe dönmeciliği, kitleleri basit vaatlerle avutup aldatmayı, toplumu kolaylıkla manipüle etmeyi dahilik sanan bir politika pazarı, ülkemizin bir tür alamet-i farikası olmuştur.
Bu anlamda siyaset kurumu cahiliye dönemini yaşamaktadır.
İşte bu ortamda, adalet ve ahlaki değerler üretebilecek ve bunu pratik hayata aktarabilecek, toplumu bu anlamda bilinçlendirerek bir farkındalık oluşturacak yeni bir çalışmaya ihtiyaç hasıl olmuştur.