Bugün sosyal medyada CB Erdoğan’ın hekimlerle ilgili beyanını görünce eski bir sağlık denetçisi ve yöneticisi olarak cidden ayaklarım yerden kesildi. Fevkalade üzüldüm.
CB Erdoğan şunları ifade etmiş:
“Efendim işte doktorlar az para aldıkları için ayrılıyorlar. Değerli kardeşlerim, samimi konuşuyorum, dost acı söyler ama gerçeği söyler. Bu hastaneleri inşa eden biziz. Bu doktorları okutan, yetiştiren bu devlet değil mi? Soruyorum, bu devlet değil mi? Bu devlet sizi okuttu, yetiştirdi. Maliyeti en yüksek olan da hangi birimdir? Sağlıktır. Ama şimdi ‘efendim işte az para veriyormuş.’ Sordum, en az alan ne alıyordur? 8 bin-9 bin. En yüksek alan ne alıyordur? İşte 25 bin civarında alıyordur. Buna rağmen özel sektör çok daha büyük paralar verdiği için oralara kaçıp gidiyorlarmış. Bakın açık konuşuyorum. Açık konuşmayı severim. Varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam ederiz, bunlarla beraber bu yola devam ederiz.”
“Doktorluk gibi aziz bir mesleği sadece paraya bina etmek insani değil”
Ve bu konuda daha da ileri gittiğini belirten Erdoğan, “Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle buraya davet eder ve onları da ülkemizde istihdam ederiz. Buralar boş kalmaz, merak etmeyin. Ve şu anda asistan doktorlarımızla biz bu yola devam ederiz. Çünkü buralar boş kalmayacak. Ne gerekiyorsa bunu yapacağız. Doktorluk gibi aziz bir mesleği sadece paraya bina etmek, paraya onu dayamak herhalde pek de insani değildir.” diye ilavede bulunmuş.
????, ?? ???????? ??????????? ????larımı ?????? ????? ????? ???
-Bir defa yaşamakta olduğumuz pandemi sürecinde o kadar zorluğa göğüs gererek hizmet sunmaya çalışan ve bu hizmeti yürütürken hasta ve hasta sahiplerinin şiddetine maruz kalan; ölen ve yaralananların olduğu bir sektörün elamanları ile ilgili beyanda bulunurken onların moral ve motivasyonlarını yükseltmek için daha yumuşak, daha babacan, daha umut aşılayıcı sözlerle/cümlelerle onların gönlünü almak varken bu azarlayıcı, paylayacı dil inanıyorum ki, sahadaki hekimleri son derece demoralize etmiştir.
-İkincisi, “hekimlerin en düşük ücret alanın 8-9 bin TL alıyor olduğu” beyanı…
Bu öğrenciler eğitim ve öğretim süreçlerinde çok büyük gayretler sarf ederek Tıp Fakültelerini kazanabilme başarısını elde etmişler ve orada da altı yıllık sıkı ve zorlu bir eğitimi tamamlayarak hekim oluyorlar. Eğer uzmanlığı kazanacak olsa 3-4 yıl da o eğitimi görecek; eğer azimliyse yan dal ihtisası yapmaya çalışacak ve o da 2-3 yıl demektir. Neresinden bakarsanız bakın; ortalama 80 yıl yaşayacak bir insanın neredeyse ömrünün yarısı eğitimle geçiyor. Bu zorlu süreçleri başarıyla bitirip yine sahada insanın en kıymetli varlığı olan sağlıklarını koruma ve tedavi etme gibi bir mesleğin sahipleri için 8-9 bin TL para değil. Hele hele şu ekonomik sıkıntıların insanı iki büklüm ettiği bir zamanda elbette yeterli bir rakam değil. Bu gençler evlenecekler, yuva kuracaklar ve bu sıkıntılı eğitim sürecinin sonunda biraz da olsa rahat yaşamak isteyecekler. Haksızlar mı?
“Bunlar niye aldıkları ücretle yetinmiyorlar” diye sual sorarsanız; onlar da karşılık olarak size şu suali sorsalar, ne cevap vereceksiniz? “Sizlerle birlikte tepe noktalarda görev yapanlar neden sadece bir maaşla yetinmiyorlar; iki-üç ve hatta dört yerden ayrı ayrı maaş alıyorlar?” Öyle ya; “Madem fedakarlıksa, buyursunlar onlar da tek maaşla yetinsinler?” Haksızlar mı?
Eğer onlardan fedakârlık bekliyorsanız; onu ilk önce sizler ve çevreniz yapmalı ve göstermelidir. Bir eliniz yağda, diğeri baldayken hiç kimseden fedakârlık bekleme hakkınız olamaz.
Eğer başka devletler sizin yetiştirdiğiniz bu insanlara daha iyi hayat şartları teklif ediyorlarsa; buna rağmen “ellerinin tersiyle itip kendi ülkelerinde çalışsınlar” diyorsanız, bunun olma ihtimali çok zayıftır; nafile bir beklentidir. Bugün sadece hekimler değil; gençlerin büyük bir çoğunluğu bu ülkeden kaçmak için çaba gösteriyorlar. Ve gitme imkanını elde edenler de bunların en ehliyetlileri ve yeteneklileridir.
Yıllardır bu beyin göçüne dikkat çekip uyarmaktayız. Bu meseleleri bu dil ve üslupla çözemezseniz. Şu an düşünüyorum ve tahmin ediyorum ki; CB Erdoğan’ın bu talihsiz beyanlarının sonrasında muhtemelen çok sayıda hekim yurt dışına gitmek için plan yapmaya başlamıştır bile…
-?? ?????̆??’ı? ??? ???̧?? ????ı?̧ı; ?? ??????
“…Varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam ederiz, bunlarla beraber bu yola devam ederiz…”
Evet, üniversite hastanelerinin bazı bölümleri şu an hocasız kaldılar. Geçenlerde bir üniversite hastanesinin başhekimi ile görüşüyorum. Bana dediği şu; İktidar adeta üniversite hastanelerini tasfiye etmek istiyor. İstanbul’da Cerrahpaşa iflasta. Ankara’da Hacettepe ha keza. Yani, Türkiye’nin en eski iki tıp fakültesi göz göre göre tasfiye ediliyor. Hocalar kaçıyor. Bazıları da zaten KHK’larla uzaklaştırılmışlardı.
Şimdi CB Erdoğan diyor ki, “yeni mezun olan doktorlarla / asistanlarla bu açığı kapatırız.” Gerçekten şaşkınları oynuyorum. Kendisini kim bilgilendiriyor; bu aklı kim veriyor? Hocası olmayan bölümlerde asistanları kim yetiştirecek? Mesele, hekimin olmadığı yere birilerini istihdam etmek değil; onların tecrübe ve birikim sahibi hocalarının refakatinde yetişmelerinin şartlarını hazırlamaktır. Burası sıradan bir kurum değil ki, birilerini getirip istihdam edip, onunla açığı kapatalım. Mesele insan sağlığı; öyle basit bir mesele değil…
Görüştüğüm başhekim diyor; “Şu an bazı bölümlere hasta kabul etmiyoruz. Mevcut hastaların ancak takip ve tedavilerini yapabiliyoruz. Bana da şu an aldığım maaşın 2-3 katı teklif eden özel hastaneler var. Muhtemelen bir süre sonra ben de ayrılmak zorunda kalacağım.”
Evet, vaziyet bu. Şimdi aynı mantıktan hareketle, getirin yeni mezun bir hekimi bu üniversite hastanesine başhekim yapın. Yapar mı?
Ve yine CB Erdoğan kızgın, öfkeli bir ifadeyle, “Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle buraya davet eder ve onları da ülkemizde istihdam ederiz. Buralar boş kalmaz, merak etmeyin.”
Şimdi söyleyin Allah aşkına; hekimler buradan kaçmak için fırsat kollarken kim bu ülkeye gelip çalışacak? Belki Azerbaycan’dan!
2003 yılında Sağlık Bakanlığı’nda yönetici olarak görev yaptığım zamanlarda sağlık hizmeti sunumu ile ilgili olarak dünyanın sayılı ülkeleri arasında bulunan Türkiye’den bugün hekimler yurt dışına kaçıyorlarsa onlara öfkelenerek, onları tedip ederek / azarlayarak bu meseleyi çözemezseniz; daha çok yara almasını sağlarsınız.
Yetkin insanlardan oluşan bir heyet marifetiyle bu yaranın sebeplerini araştırıp çözümler geliştirmek varken kendinizi layusel sayıp, morale ihtiyacı olan bu insanlara yüksek perdeden dil ve üslup reva mı?
Aslında bu meselede dahil olmak üzere çekmekte bulunduğumuz sıkıntıların temel sebebi belli. Ancak iktidar ısrarla sebepleri dışarıda arıyor ve çözme iradesi göstermiyor.
Nihayetinde şu uyarıyı yapayım; eğer akıl galip gelip ilme/bilime uygun olan yapılmazsa önümüzdeki günler çetin günlerimiz. Bugünlerimizi belki de mumla arayacağız. Ve aman aman sağlığınıza iyi bakın; hasta olmamak için dikkat edin. İnşaallah ayağınız hastanelere düşmesin.
İktidara sözü geçip de bu ikazları yapmayanlar büyük vebal yükleniyorlar. Bu da böyle bilene…