Malum İsrail CB Yitzak Hertzog CB Erdoğan’ın davetlisi olarak Türkiye’ye geldi. Daha gelmeden günlerce önce muhafazakar mahallenin STK’ları protesto hazırlıklarına başladılar. Bugün de İsrail B. Elçiliği’nin önünde gösteride bulunmak üzere organize oluyorlardı. Ne yaptılar bilemiyorum ama ortada tam bir orta oyunu oynanıyor.
Yav ne olur bir defa da olsa biraz dürüst davranın; kendinizi de toplumu da yanıltmayın; aldatmayın. Bir defa Hertzog’u Türkiye’ye davet eden Türkiye’nin Cumhurbaşkanı. Adam da davete icabet etmiş gelmiş. Şimdi aklı başında herkese soruyorum;
-Eğer İsrail CB Herzog’un gelmesinden rahatsızsanız bu protestonun muhatabı davete icabet eden mi; yoksa bu daveti yapan mıdır?
Sizi anlıyorum; varlığını iktidara adamış, sivil ruhunu yitirmişler olarak muhataplarınıza bir şey demeniz gerekiyor. “Biz İsrail CB’nın Türkiye gelişini İsrail B. Elçiliği önünde protesto ettik.” Siz de kendi mahallenizden eminsiniz; Nasıl olsa akledip soracak yok, “Niye İsrail Büyükelçiliği’nin önü?”
Büyü bozuluyor değil mi? “One minute” denildiği ve Ortadoğu halklarının ayağa kalktığı o günlerden bugünlere gelmeyi hazmedemiyorsunuz. Onun için de zevahiri kurtarma derdindesiniz. Protesto yapsanız ne olur? Cürmünüz kadar yer yakarsınız. Sizi bağlamışlar; ayaklarınıza prangayı vurmuşlar; ruhunuzu teslim almışlar. “Mavi Marmara” hikayesi bile sizi kendinize getirmedi.
Hiç kusura bakmayın; sizler bu zamanların kaybeden müflislerisiniz. Haksızlıklar, zulümler karşısında eğildiniz; dik durmadınız.
İçerideki haksızlıklar, adaletsizlikler karşısında sağır kesilmişsiniz. Gözleriniz ve kulaklarınız var ama hakikatte kör ve sağırsınız.
Dışarıda bir zulüm olur; iktidarın ağzına bakarsınız; eğer oradan bir ruhsat görüyorsanız gidip büyük elçiliklerin önünde gövde gösterisi yapıyorsanız; yok, olumlu bir mesaj almadıysanız kulağınızın üzerine yatıyorsunuz.
Eğer iktidar Çin Devleti ile kanka olmamış olsaydı, mazlum Doğu Türkistan halkı için ikide bir Çin B. Elçiliğinin önüne gidip protestolarda bulunurdunuz. Ama bugün hükümetin Çin devleti ile olan dostluğunu bildiğiniz için karnınızdan konuşuyorsunuz. İktidara bir çift söz söyleme cesaretini kendinizde görmüyorsunuz.
Muhtemelen İstanbul’da da öyledir; Ankara’da hepinizi Hacı Bayram Camii çevresinde toplayarak, ikramda bulunarak sizleri vesayet altına aldılar. Ve sizler o gün sivil ruhunuzu yitirerek “Sivil Devlet Kuruluşu-SDK” haline dönüştünüz. O vakıf ve dernekleriniz de, anladığımız anlamda sivil ruhtan arınarak, eski dostların zaman zaman toplandıkları ve nostaljik hatıraları birbirlerine aktarıp keyif aldıkları birer emekliler kulübü haline dönüştüler. Geçmiş olsun.