Bu satırların yazarının da içinde yer aldığı Türkiye’nin siyaset ve anayasa teorisyenlerinin en azından bir kısmının 1990’lı ve 2000’li yıllar boyunca siyasî rejimimizin tahlilinde en çok başvurdukları kavramlardan biri, hatırlanacağı gibi, “vesayet” idi: Cumhuriyet’le birlikte Türkiye bürokratik-Kemalist bir vesayet rejimi altına girmişti ve bir türlü tam olarak demokratikleşememesinin temel nedeni…
Kemalizm
-
-
Öteden beri Türkiye’deki baskın ideolojik eğilimin milliyetçilik olduğuna yazı ve konuşmalarımda dikkat çekerim. Tabiî ki hoş bir şey olarak değil! Toplumsal tabanı bakımından en güçlü olanı ‘’muhafazakâr milliyetçilik’’ olmak üzere, Türkiye’de milliyetçiliğin elbette farklı yorumları var. Son zamanlarda ‘’ulusalcılık’’ olarak adlandırılan bir milliyetçilik türü daha ön plana çıkmaya ve siyaseten…
-
Öteden beri Türkiye’deki baskın ideolojik eğilimin milliyetçilik olduğuna yazı ve konuşmalarımda dikkat çekerim. Tabiî ki hoş bir şey olarak değil! Toplumsal tabanı bakımından en güçlü olanı ‘’muhafazakâr milliyetçilik’’ olmak üzere, Türkiye’de milliyetçiliğin elbette farklı yorumları var. Son zamanlarda ‘’ulusalcılık’’ olarak adlandırılan bir milliyetçilik türü daha ön plana çıkmaya ve siyaseten…
-
Türkiye gibi, ‘’Adalet mülkün temelidir’’ sözünü herkes diline pelesenk ettiği halde, özel ve kamusal hayatlarında adaletten bu kadar uzaklaşmış olan başka bir toplum az bulunur. Evet, bugünkü Türkiye, bırakınız kurum ve uygulamalarında adaleti hayata geçirmeyi, onu temel bir değer ve ideal olmaktan bile çıkarmış, adaleti adeta ‘’defterden silmiş’’ durumdadır. Elbette…
-
Beş yıl kadar önce ‘’Bir Vesayet Kurumu Olarak Devlet’’ başlıklı bir deneme kaleme almıştım. Orada modern devletin en büyük vesayetçi kurum olduğunu belirtmiş ve şöyle devam etmiştim: Devlet ‘’vesayetçidir, çünkü kendimizle ilgili kararları kendimizin almasına izin vermez, bu kararları sözde bizim adımıza o alır. Biz aynı görüşte olmasak bile bizim…
-
Çeyrek yüzyıl önce kaleme aldığım “Alternatif Fobiler: Din ve Demokrasi” başlıklı yazıyı şöyle bitirmiştim: “Sonuç olarak, Türkiye’de demokrasinin en temel açmazı, yukarıda işaret edilen iki-yönlü kıskaçtan bir türlü kurtulamamasıdır. Bir yandan laikçi Kemalistlerin din ve demokrasi fobisi, öbür yandan da çatışmacı İslamcıların demokrasi fobisi Türkiye’deki demokrasi çabalarını zora koşmaktadır. Çözüm,…