Atasözleri genellikle toplumun birikimlerini özlü ve kısa bir şekilde ifade eden sözlerdir. Ancak, “Kol Kırılır Yen İçinde Kalır” atasözü, kendine özgü bir nitelik taşır. Siyasi partiler, dini cemaatler ve benzeri topluluklar veya içindeki bireyler, çıkarları uğruna veya farklı saiklerle etik değerlere ve temel haklara aykırı davranışlara girebilir, söylem geliştirebilirler. Daha sonra bu durumu gizlemeye çalışabilirler, bu da, yapılan yanlışları örtbas etme çabasına dönüşebilir.
“Kol Kırılır Yen İçinde Kalır” atasözü, topluluklar içindeki sorunları görmezden gelmeye teşvik eder gibi görünse de, aslında kendisi bir istisnadır. Esas olan, suçu, ahlaka, etik değerlere aykırılıkları gizlemek değil; açıklık, şeffaflık ve hesap verebilirliği öncelemektir. Bir partinin, dini veya mezhebi yaklaşımın, tarikatin veya cemaatin, derneğin veya oluşumun çıkarları uğruna insan onurunu zedeleme veya temel hakları ihlal etme çabalarının gizlenmesi, etik sorumluluktan kaçınma anlamına gelir.
Doğru olan, içinde bulunulan yapıya zarar verebilecek olumsuzlukları kabullenmek ve derhal çözüm yollarına odaklanmaktır. Toplulukların, dini inanç mensuplarının, partilerin veya cemaatlerin içindeki sorunları tevil etmek veya geçiştirmek yerine, asıl olan; açık bir şekilde ele almaları ve çözüm yolları bulmalarıdır. Bu aynı zamanda tabu, bağnazlık ve ön yargılarla yüzleşmeyi gerektirebilir, çünkü bu tür konuları dile getirmemek, dar görüşlülüğü besleyebilir, kötülüğü artırabilir, insan onuruna da saygı eksikliğini çoğaltabilir.
Bu durumda bile, ağır hak ihlallerini gündeme getirenleri hedef almak veya farklı düşüncelere sahip olanları düşman ilan etmek insan haklarına aykırıdır, gelişmeye ve toplumsal barışa da engeldir. Topluluklar, eleştirilere açık olmalı ve kültürel pratiklerin bazı bölgelerde, örneğin kadınların intiharı veya töre cinayetleri gibi trajik olayların görmezden gelinmesinin ilkel bir anlayışı yansıttığını anlamalıdırlar. Kimi sorunları tartışmaktan kaçınmak, çöpü halının altına süpürmek gibidir veya deve kuşu misali gizlenmektir. Erdemlilik eksikliğidir, tutuculuktur.
Bu bağlamda, “Kol Kırılır Yen İçinde Kalır” atasözünün, kendisinin istisna olduğu gerçeği göz önüne alınmalıdır. Esas olan, suçu ve ahlaki, etik değerlere aykırılıkları gizlemek değil, açık ve şeffaf bir yaklaşımla bu sorunları ele alarak çözüm bulmaktır. Arka planı olmamak ve inanışları gizli tutmanın netice vermeyeceği, yalan ve takiyye ile hareket etmenin insanlık erdemine ve dürüstlüğe aykırı olduğu unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, “Kol Kırılır Yen İçinde Kalır” atasözü, istisnai uygulamaya konu olmalı, tam tersinin genellikle geçerli olması gerektiği unutulmamalıdır. Özellikle kurumsal yapılarda ve dini inançlara bağlı gruplarda şeffaflığın, denetime açık olmanın ve hataları savunmamanın önemli olduğunu anlamak gerekir. İnsan hakları ve etik değerlere aykırı durumlarla karşılaşıldığında, bu atasözü sorgulanmalı ve içinde bulunulan topluluğun daha sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için gerekli adımlar atılmalıdır. İçsel eleştiri, toplulukların güçlenmesi ve olumlu değişimlerin gerçekleşmesi adına temel bir unsurdur.