Sözüm parti trollerine, parti taraftarlığını din mesabesinde görenlere değil. Evvelemirde onu belirtmiş olayım.
Sözüm halen vicdan ve merhametini yitirmemiş mütedeyyin büyük çoğunluğa…
Biliyorum çoğunluk, ister kendi hür, ister ifsat edilmiş iradeleri ile de olsa kendilerince başka bir siyasi seçenek bulamadıkları için bu seçimde de gidip Ak Parti’ye oy verdiler. Bu tercihi burada tartışma konusu etmek niyetinde değilim. Bu yazıya yorum yapacak arkadaşların da bu mevzuu polemik konusu yapmamalarını diliyorum. Zaten yazacaklarımın temel argümanı da bu değil. Bu yazı ile muhataplardan bir adil duruş ve vicdani bir kanaat bekliyorum.
Sözkonusu kitlenin, az istisna dışında, dini endişeler nedeniyle seçimde gidip Ak Partiye oy verdikleri genel kabulü ile bu kesime bazı hatırlatmalarda bulunmak arzusundayım.
Halk arasında genelde ‘oy namustur’ diye konuşulur. Herhalde bununla oy kullanmanın, parti tercihinin önem ve ehemmiyeti vurgulanmak istenmektedir. Eğer oy namus ise bu oyun arkasına takip etmekte bu namusun bir parçası. Demokrasiler sadece oy kullanmaktan da ibaret değildir. Belki de ondan daha önemli olan oyun arkasını takip etmektir. Verilen söz ve taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğini denetlemektir. Aksi varit ise uyarmak ve ikaz etmektir.
Malum, insanoğlu her niyet, tercih ve eyleminden sorumludur. Hem topluma ve hem de Allaha karşı. Allah, Hud 113. ayetinde; “Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.” diye kullarını uyarmaktadır.
Eğer iktidar zulme meylederse verdiğimiz oyun mutlaka bir vebali olacak. Zemahşeri bu ayeti tefsir ederken ‘ufak dahi olsa eğilim” diyor. Diğer bazıları ise zulmün karşısında kayıtsız kalmayı da zulme meyletmek olarak addediyorlar.
Bu girizgahtan sonra güncele gelelim. Bugün bir daha görüyoruz ki, Ak parti iktidarları döneminin en çetin ekonomik sorunu ile karşı karşıyayız. Merkez bankası aracılığı ile yapılan tüm müdahaleler sonuçsuz kaldı. Muhtemeldir ki, Sn. Erdoğan’ın her vesile ile dile getirdiği ‘faiz oranlarının indirilmesi’ söyleminin aksine yine faiz oranlarının yükseltilmesi ile bir nebze tansiyon düşürülmüş olacak. Elbette bu bir çare değil. Rahmetli Erbakan hocanın tabiriyle ‘bu pansuman tedbirleriyle’ problemi çözmek mümkün değil.
Bütün parti trollerinin aksine yaşadığımız ekonomik krizin asli sebebinin iktidar politikaları olduğu kanaatimde zerre kadar bir şüphem yok. Hükümet yetkililerinin seslendirdiği ve trollerin yaygın bir şekilde paylaştıkları; uluslararası güç odaklarının ve daha özelde ABD’nin kuşatma hareketi söylemi olsa olsa sebep değil sonuçtur. Siz makas değiştirip yanlış yola girer, istikametten ve adaletten uzaklaşırsanız bünyeniz zayıflayacak dışarı müdahalelere açık hale geleceksiniz. İç ve dış barışını temin etmiş bir topluma dışarıdan birilerinin müdahale edip çözmesi, zayıflatması mümkün değildir.
Burada defaten ifade ettim. Gelin sevdikleriniz ve sevmediklerinizin adaletini kamil anlamda gözetin; affı, merhameti ve barışı önceleyin. Diliniz kabalaşmasın, merhamet, suhulet ve barış terennüm etsin. İşlerinizle, politikalarınızla, bedduaları değil, duaları celp edin.
Adalet sistemine güven diplerde dolaşıyor. Sosyal hayat güvensiz bir iklime teslim olmuş. Ehliyet ve liyakat hak getire. Yani bir devleti ayakta tutacak tüm dinamikler negatif bir seyir takip ediyor. Her geçen gün bir önceki günü arıtıyor.
Bu hususlarda herkesle müzakereye varım. Elbette bu konuların spesifik uzmanı değilim. Ancak gerek tahsilim ve gerekse bürokrasideki tecrübelerim ve dahi ilgi duyduğum bir alan ve iyi gözlemci olduğuma dair kanaatlerimle bunları yazıyorum. Elbette yanıldığım noktalar vardır. Buyurun müzakereye…
Sonuç olarak girizgahta işaret ettiğim kesimden istirhamımdır; lütfen verdiğiniz oyun hesabını sorun, politikaları denetleyin, yanlış bulduğunuz noktaları hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeyerek muhataplarına iletin, cevap bekleyin. Aksi taktirde kullandığınız oyun vebalini taşırsınız ve Hud 113’ün haber verdiği akıbete duçar olursunuz.
Mutlu bir azınlık dışında koca bir toplum bu süreçten fakirleşmiş; nasipleri, rızıkları gasp edilmiş olarak çıkacaklar. Ve bu büyük bir zulümdür. Hiçbir aklı başında Müslüman bu vebali taşımak istemeyecektir. Benden söylemesi ve hatırlatması…